Bul Beni Anne, 1974 yilinda Fatih Cami avlusuna birakilan bir bebegin, Cemilin yasamindan esinlenerek yazilmistir. Yurtlarda ve sokaklarda gecen, kimsesiz, engelli bir cocugun annesini arama serüveniyle birlikte, temiz kalabilme mücadelesine tanik oldugumuz eser, Fakir Baykurt Roman Ödülüne layik görülmüstür.

8 aylik bir bebekken, Fatih Cami avlusuna annesi tarafindan birakilan Cemilin tek bir muradi vardir; annesini bulmak ve ona sorular sormak neden beni biraktin anne, benim babam kim, anne beni hic sevmedin mi, beni hic aradin mi, bir anne nasil yavrusunu birakir.. Bu sorular onun hayata tutunma kaynagidir; gece yattigi parklarin sogugunu, itilip kakildigi sokaklarin acimasizligini, duygularini, suretini yitirmis toplumun vicdansizligini ve tüm bunlarin sonucunda hissettigi acisini dindiren tek sey vardir Bir gün annesini bulabilmek

Bul Beni Anne adli roman, oldukca yalin anlatima ragmen, yasamin siyah-beyaz olarak gercekte de ikiye ayrildiginin otoportresini cizmekte, oldukca etkili bir üslup kurmaktadir. Cemilin yurtta idari personel tarafindan yedigi tokat, aslinda okurken bizlerin de yüzüne atilan bir tokattir. Yazar, toplumun umarsizligi, ikiyüzlülügü ve cürümüslügü üzerinden bizlere aslinda hepimizin neye dönüstügünü güclü bir dille anlatiyor, ama asla üst bir dil kurmuyor; icinden icinden sizi ele geciriyor, yani aslinda yazar size kim oldugunuzu usul usul hatirlatiyor.

Yazarin dördüncü romani olan Bul Beni Anne, yetistirme yurtlarindaki cetrefil cocukluklari ve görmekten kacinarak ötekilestirdigimiz sokaklardaki hayatlari anlatiyor.