Anlatmak kolay, dinlemek güctür. Ama ben severim dinlemeyi. Anam daha emzirirken alistirmis beni dinlemeye. Babam askermis o sira. Annemi dedemlere birakmis. On sekiz yasinda yeni gelin ici sikiliyor, derdini anlatacak kimseyi bulamiyor. Bana anlatmis. Dinlemekten baska carem olmadigindan dinlemisim ben de. Benim dinleyiciligim caresizlikten. Kör Yaris gerceklerin dünyasinda var olmaya calisan insanlarin, daha dogrusu genclerin hayatindan damitilan öykülerden olusuyor. Genclerin en mustarip oldugu konular olan okul, is ve evlilik ücgeninde can yakici sorularla örülüyor öyküler. Okumaktan baska caresi olmayanlarin dünyasi bu; ya okuyacaksin ya isci olacaksin. Anne babalarimizdan ve toplumdan tevarüs ettigimiz bu korkularla adim atmaya basliyoruz hayata. En temel korkularimizin cocukluk anilarinda kendini göstermesi her seyi acikliyor aslinda. Süleyman Arif Yildiz cocukluktaki bu silinmeyen izlerden yola cikarak kuruyor öykülerini. Kitabi okuduktan sonra söyle bir soru gecer zihnimizden Caresizliklerimizin zayiflik olarak karsimiza ciktigi bu dünyada yasamak kör yaristan baska ne olabilir ki