Insan, bir akil varligina sahip olmasi nedeniyle, dünyayi ve dünyada olup bitenleri anlayip, aciklamaya yönelir. Söz konusu anlama ve aciklama faaliyeti, onun tek tek olgulari ve görünüsleri asarak bütüne ve nihai gerceklige ulasabilmesiyle mümkün olur. O, bu cabasini bilim, felsefe, sanat ve din üzerinden gerceklestirir. Kitabimizda bu konu birkac makalede daha ayrintili aciklanmasina ragmen bu önsözümüzde biraz irdelemekte fayda var. Felsefe, bilim, din ve sanat, birbirlerinden önemli farkliliklar gösteren dört disiplin, insanligin düsünsel tarihi sürecinde, en azindan bazilarinin -en belirleyici de felsefe ve din arasindaki zitlik- birbirleriyle catistigi mevcutsa da hepsinin tek bir ortak noktasi vardir. Bu ortak nokta, onlarin varligi ve dünyayi anlamli kilmaya kalkismalarindan ve bunu algisal görünüslerinin daha ötesine gecerek yapmalarindan meydana gelir...