Günler cirpinarak uzaklasiyor yanimizdan dakikalar, saatler cirpinarak dönüyor ayni dairenin icinde. Cirpinarak geciyoruz dünyadan, aga takilmis balik, ucmayi unutmus kus gibi. Ne kadar sessiz yürürsek yürüyelim yazgimizin üzerinde düsüncelerimiz, nefes alis verislerimiz bile bir cirpinis aslinda. Ruhumuz, düstügü andan beri yeryüzüne, ten evinde cirpiniyor ve cirpinarak atiyor kalbimiz de.Cirpindikca geride kaliyor cocuklugumuz, gencligimiz. Cirpina cirpina havalaniyor, ucuyor avuclarimizdan ömrümüz. Denizler baska, sular baska baska olsa da hep ayni cirpinisin agirligi kollarimizi, ruhumuzu yoruyor ve bir denizde degil, her denizde cirpinmanin adi yasamak oluyor.Cirpinip icinde döndügüm denizDalgalanir cosar ürüzgarindan sik VeyselHer seyin, her an yeniden yazildigi ve yer degistirdigi bu alemde, yazmak da bir cirpinistir süphesiz, kiyisiz bir söz denizinde.Yazmak, söz denizinde bagrini dalgalara, sesini rüzgarlara emanet ederek cirpinmak biraz. Yazmak, kelimeler girdabinda döne döne inmek derinlere bazen cümlelerin ucuna savrulmak nokta yerine. Yazmak görünmek degil kalbin duldasina inmek, duyulmak degil kendi dilini unutmak icin cirpinmak. Yazmak gecede, seherde, silada, gurbette kaleme tutunmak icin degil hiclige ulasmak icin cirpinmak...Yazmak da bir cirpinistir süphesiz dibi yok kuyularda, sonu yok irmaklarda, okyanuslarda, yarim bardak suda dünü, yarini, uzagi, yakini düsünmeden zamansizligin sahiline arinarak varabilmek icin.Hüseyn Kayanin kaleminden Cirpinip Icinde Döndügüm Deniz, Esik Yayinlarinda...