Modern toplumlarimizin günden güne totaliter rejimlere dogru kaydigi, filozof Slavoj Zizekin dedigi gibi kapitalizmle demokrasi arasindaki sonsuz evliligin bittigi bir dönemde hepimizin kafasini kurcalayan sey nasil bir gelecegin bizi bekledigi. Eger insanlik bu gelecekten isaretleri okuyamayip bu gelecegi degistiremedegi takdirde Katharine Burdekinin 80 yil önce kurguladigi fasist bir dünya olabilir mi bizi bekleyen
Siddet ve hainiligin erkeklere statü kazandirdigi, kadinlarin damizlik hayvan vasfina indirgendigi bu dünyada herkesin ortaklasa taptigi tek bir sey vardir LIDER
1937de Hitler henüz yasarken yazilan bu roman, uzun süre unutulmus ancak 1980lerde tekrar gündeme gelmisti. 1984 ve Cesur Yeni Dünya gibi büyük distopik romanlarin arasinda yer alan Swastika Geceleri en önemli feminist eserlerden biri olarak görülmektedir. Önsözden alintilarsak
Burdekin Swastika Geceleriinde yedi yüz yillik Nazi hegemonyasinin ardindan bir Avrupa hayal ederken, fasizmin tehlikeleri hakkinda uyarida bulunmaktan daha fazlasini yapiyordu. Burdekinin kitabi, fasizm analizlerini, Hitler ve onun döneminin özelliklerinin ötesine gecerek ifade etmesi acisindan önem tasimaktadir. Fasizmin erkek hegemonyasinin olagan gercekliginden, cinsiyet rolleri acisindan erkek ve kadinlari kutuplastiran bir gerceklikten nitelik olarak degil, nicelik olarak farkli oldugunu iddia eden Burdekin, davranisin eril ve disil sekillerini hicvetmektedir. Bu acidan Nazi ideolojisi, erkeklik kültünün en uc noktaya ulasmis halidir. Erkeklik kültüne karsi öne sürülen güclü argumanlarin yani sira bu baglanti, Burdekinin kitabini 1930 ve 1940larda yazilmis diger pek cok anti fasist karsi ütpoya kitabindan ayirir.