Senin olani sana getirdim.
Ingilterede yasayan, Ingiliz bir anne ve Türk bir babanin cocugu Karen Kimyanin yolu bir is seyahati sebebiyle Konyaya düser. Hem isinde hem de özel hayatinda cözmesi gereken dünyevi sorunlariyla bogusan Karen, Konyada uhrevi gizemlerin de ortasinda bulur kendini. Bir irmak gibi akan dogrusal zamandan tüm zamanlarin ic ice gectigi bir okyanusa yuvarlanan Karenin elinden büyük bir dervis tutar. Bu dervis Sems-i Tebrizidir.
Tasta kan vardi. Insanlarin yüreklerinde nefret, dolunayda derin bir süknet...
Bab-i Esrarda Ahmet Ümitten beklenen alisilagelmis polisiye yazim etkisini yitirmiyorsa da bilincli bir kararla bir adim geriye cekiliyor ve roman sirlarla dolu mistik bir dünyaya aciliyor. Din ile ask, inanc ile sevda arasindaki iliskiyi bambaska bir acidan gözlerimizin önüne seren Bab-i Esrar Ahmet Ümit eserlerinin icinde farkli bir noktada duran parlak, derin bir roman.
Cogu zaman mesele, Tanrinin ne oldugu degil, bizim onda ne gördügümüzdür. Sevgi dolu olanlar merhameti görür, zalim olanlar siddeti. Zeki olanlar akli görür, aptal olanlar kör inanci, alimler bilimi görür, cahiller mucizeyi.