Ve de görülecektir ki, cöp yasam ve ölüm arasindaki neredeyse secilemez olan cekismenin sonucu olarak ortaya cikar -zira ölüm insanin maddeye dönüsünü ve bir anlamda, bedenin cöplesmesini teskil eder. Bu da, yasamimizi korumak icin ölümden kacinmamiz gerektigi anlamina gelir. Bu ölümden sakinisla bir dizi paradoks cikar ortaya. Nitekim, daha yakindan inceledigimizde görürüz ki Batili toplumlar ölüm ve hastalikla bas etmek ve sagligi düzeltmek icin doganin isleyisine dair toplanagelmis olan bilgiyi kullanmaya giristiklerinde, tam da bu eylemi harekete geciren sey ölüm bir ya da iki yüzyilin sonunda, kimsenin kacinamadigi bir zorunluluk yerine, adeta yasama bir hakaret olarak görülür hale gelmis. Benzer sekilde, sonunda gida perakendecilerini gida maddelerini kirleticilerden ve tüketiciye ulasmadan önce israf olmaktan kurtarmak icin yeni gelistirilen paketleme ve depolama yöntemlerinden yararlanmaya mecbur birakmis olan on dokuzuncu yüzyildaki o büyük temizlik de paradoksal bicimde daha fazla maddesel cöp ortaya cikarir ve bu da yasami cok daha büyük bir ölcekte tehdit etmekte oldugu söylenen o büyük cevre erozyonu sorununun bir kismini teskil eder. Dolayisiyla, bu kitabin yaptigi sey bizlerden deger verdigimiz her seyin sasirtici nüvesinin hem maddesel hem de mecazi anlamiyla cöpten kaynaklandigi ve hep daha da cöp yarattigi olasiligi üzerine kafa yormamizi istemektir. O halde bu kitap bir elden cikarma, bir cöpleme tarihi olarak Bati kültürünün gölge tarihi biciminde okunabilir.