Unutulmayi kimse istemez, ölüler bile. Neyse ki ölülerden önce öyküleri gömülemiyor. Hatirlayanlar var gecmisi. Gecmis ise unutulma ülkesine bir gecittir sadece; öykülerle dolu bir diyar, pek cok cografyaya acilan bir giris.
Kimi cesur insanlar bu öyküleri ellerinden tutup, ceplerine doldurup islik cala cala, güle oynaya gecmisten günümüze tasirlar. Serpil Seyhan Gürbüz de cesurlarimizdan ve unutulma ülkesine yolculuktan kopariveriyor tek tek insanlarini. Evet, her insanin bir öyküsü var, bir türlü gömülemeyen...
Bu kitapta beceriyle anlatilip satirlarda saklanan öyküler sizi bir yerlere götürecek ve buna engel olmak icin pek fazla sansiniz yok, kendinizi akisa birakin.
Siirlere de rastlayacaksiniz, sik Veyselin sokagina da. Cok fazla degil Merzifon, Canakkale, Istanbul arasinda dolasacaksiniz; dudaklariniza gülücükler konacak, gözlerinize hazan yerlesecek...
Neden rüyadan uyanacakmisiz ki tam da yalniz kalisimizin öyküsündeyken