Karl Marx, Lacanin ögretilerinde bahsi gecen bircok kuramcidan sadece biridir, diger klasik düsünürler Lacanin yapitlarinda daha derin izler birakmistir - o zaman bunca etkilenme arasinda Marxa ayricalik tanimak niye Kapitalist Bilincdisinin baslangic noktasini olusturan varsayim, Marxa göndermesinin Lacanin ögretisi icinde önemli bir gelisime isaret ettigi ve Freuda ikinci bir geri dönüsü baslattigi düsüncesidir. Böylece vurgu yapisalci dilbilimden siyasal iktisadin elestirisine ve özneye dair temsilden jouissance üretimine kaymistir. Jouissance keyif veya Freudun deyisiyle libido yeniden psikanalizin esas problemi haline gelmistir; Freudda bu zaten böyledir, ama psikanalizin git gide ekonomik liberalizmin taleplerine tabi kilinmasi, böylece tedavinin esas amacinin bireyleri mevcut düzene uydurma haline gelmesiyle birlikte sistematik olarak ihmal edilmistir. Freudun kesfinde esasen bilincdisi egilimin tatmininde emegin rolü vurgulanir ve bilincdisinin üretken boyutu aciga cikarilir. Freud, yaptigi kesiflerin tam merkezine bir emek gücü kavrami yerlestirerek, bir emek-bilincdisi teorisinin anahatlarini ortaya koymustur. 1960larin sonunda Lacanin ilgilendigi esas konu, Freudun teorisinin bu önemli boyutu etrafinda gelisir. Lacan jouissance kavraminda, Freudcu psisik enerji ile bilincdisi emek mefhumunu bir araya getirir. Freud un kesiflerinin devrimci karakterinin tam olarak belirlenmesi icin üretime dair bir teori sarttir. Iste Saussurecü yapisalciligin ver emedigi bu teori, Marxtan gelmistir.