Av dönüsü Kabeye kavusmak ve tavaf etmek ayri bir haz verirdi Hamzaya. Nedendir bilinmez, icinden bir seyler kopar, yüregindeki yaglar erirdi tavaf ederken... Hamzanin bu aydan dönüsteki tavaf manzarasi görmege degerdi. Zira daglara bas egmeyen bir yigit olan Hamzanin bu mütevazi tavri, onun kadar yigitligi olmayan baskalarina nispetle daha da bir degerli oluyordu. Böylesine daglari bile ensesinden baglayip assalar egilmeyecek olan bu dik bas, Kabe önünde nasil da hürmetle egiliyordu. Ancak bu defa cok daha baska bir sey olmustu; Allah huzu-runda egilmeyi reddeden Ebti Cehil ve yandaslari, Hamzadan iyi bir tokat yiyerek egilmez zannettikleri dik baslarini egmislerdi. Bu egilme; Kabenin Rabbi huzurunda basini hürmetle egen Hamza gibi bir yigidin kahramanligi ve cesareti ve hatta öfkesi karsisinda egilmekti. Bu ne kadar da garip bir tecelliydi... Hamzanin namusu ve serefi icin bedel olarak veremeyecegi maddi ve manev hicbir seyi zaten yoktu. Ancak onun bunlardan da öte, yüce bir gayesi ve davasi da olacakti. Simdi O; yaratilmis varliklarin tamamin-dan üstün olan Peygambere ve Onun tevhid davasina her seyini adamaya hazir bulunuyordu.