Anilar, yurdudur insanin. O yurda dönme arzusu uyaninca olamayacak seyler olur, irmak tersine tersine akar. Tersine akan bu irmakta degil iki kez, defalarca yikanabilir insan. Yurtsama, yasantinin kirlerinden arinmayi da imler, kisinin nasil kendi oldugunu anlamayi da. Yetiskinin edindigi bilinc, gecmisin icindeki kendini aramaya basladiginda, kapanmis kapilar önce aralanir; sonra yavas yavas acilir. Gecmisin isigi, simdiyi aydinlatir. Heyecan, yaziklanma, pismanlik, sevinc, sevgi, memnuniyet, bellegin hüzmesinden yayilip yeni bir bakisla görmeyi saglar.
Mehmet S. Fidanci, Irmak Tersine Tersinede cocukluk, yeniyetmelik ve genclik yillarina giderek oradan yeni bir bakis kazaniyor. Yozgat, Kayseri, Ankara hattinda 1970li ve 1980li yillarda büyüyen birinin hikayesini anlatiyor. 1990larda yerlisi oldugu Ankarada yasadiklarini da o hikayenin dipnotlari olarak kitaba ekliyor.
Irmak Tersine Tersinede, bir ask kirgini, gecmisin dehlizlerinde geziyor. Kirlara, ormanlara, yollara, hizarlanmis agaclara, ölüme yapraklanan gelinciklere, kardesinin kücücük bedenini gizleyen mezara icini actiginda da yatili okullarda, eczanelerde, tamirhanelerde, marangozhanelerde, yayinevlerinde icinin sesini gizleyisinde de hep o kirginlik var. Kayiplara neside, Irmak Tersine Tersine; ölüm ve dirimin bellekteki esintisi. Siginma arzusu ile öz yurdunu bulma cabasinin belirginlestigi kitap, simdiden gecmise gönderilmis uzun bir mektup. Ben bir kapi oldum da kendime kapandi sürgüm, sürgünlügüm diye basliyor ve tersine tersine akmaya devam ediyor.