Daha cocuktum ve babamin kulübesinin etrafinda oynuyordum. O zamanlar kac yasindaydim tam olarak hatirlamiyorum. Bayagi kücüktüm bes, alti olsa gerek. Annem atölyede, babamin yanindaydi. Nalbanta gelen müsterilerin seslerine ve örs sesine karisan sakin ve güven verici konusmalarini duyabiliyordum.
Birden oyun oynamayi biraktim ve babamin kulübesinin etrafinda sürünen, daha dogrusu dolasmaya cikan yilana tüm dikkatimi verdim. Citlerden sürekli düsen kamislardan birini alip hayvanin agzinin tam ortasina firlattim. Fakat yilan korkmadi bile onunla oyun oynadigimi düsünmüstü sanki. Firlattigim kamisin bir kismini avini yutmak istercesine büyük bir hazla yakaladi. Mutluluktan hayvanin gözlerinin ici güler gibiydi; fakat bir yandan da yanima gelmeye devam ediyordu. Bir an gözleri yarim kalan avina takildiysa da parmaklarima dogru ilerlemeyi birakmamisti.