Üzerinden bir bucuk asir gecmis olmasina ragmen, Divan Edebiyati ile ilgili görüs ve düsünceler, bir türlü ayni noktalarda toplanamiyor. Tersine, en durgun ortamlarda bile söz ona gelip dayaninca azimsanmayacak bir hareketlilik göze carpiyor.
Bütün bir siir gelenegini ters yüz eden Orhan Veli, ahir ömründe Ben divan siirini cok begeniyorum. Divan siirinden sonra bugüne kadar da Türkiyede siir yazilmadigini zannediyorum. diyebildigine göre, bu edebiyatin neden bu kadar tartismaya yolactigini dikkatle irdelemek gerekir.
1930-1940 yillari arasinda bir on yil boyunca yapilan tartismalari cesitli tasnifler icinde degerlendiren bu kapsamli ve yetkin calisma, kuskusuz tartismayi bitirme amaci tasimamaktadir. Ancak tartismada yeralanlari ve konuyu masaya yatirarak, olayi kavramaya calisanlarin zihinlerinde bir aydinlanmayi saglamaktadir. Kimlerin, hangi kaygilari tasidiklari, hangi niyetlerle tartismaya katildiklari, kimlerin hangi bileskeleri yapabildigi, kimlerin hangi gerekcelerle hangi sonuclara ulasabildigi veya hangi nedenlerle hicbir yere varamadigi aciklik kazanmaktadir.
Ve bütün bunlardan daha da önemlisi, tartismalarin isiginda Divan Edebiyatinin ne olup olmadigi konusu daha bir belirginlesmektedir.