Batida Dogulu olmak... Ya da bir arada yasamak mümkün mü
Dogu-Bati ayrimi ne kadar anlamli Bu ayrim cografik bir ayrim mi Yoksa bir dünya görüsü mü, yasam bicimi mi, ezen-ezilen, sömüren-sömürülen bir paradigma mi
Bu sorulara hangi eksenden bakiyoruz Dogum yeri Dogu olan acaba ne kadar Dogulu, tersinden sordugumuzda Batida dogan ne kadar Batili
Dogulu kalarak Batida yasamak nasil bir sey Ne kadar Dogulu kalarak Batida yasayabilirsiniz Batiya göre öteki kimdir Avrupanin bati yakasinda ve Almanya özelinde yasadigim 30 yillik Avrupa maceram hep bu sorularin saglamasini yapmakla gecti. Gün geldi yasanmisliklar karsisinda unutmayi, ertelemeyi tercih ettim. Gün geldi degerler, aliskanliklar ve geleneksellesmis duygulardan siyrilmaya calistim. Ama bir insan ömründe tam otuz yil ne kadar önemliyse, yukaridaki sorular ve cevaplar da o kadar önemli oldu benim icin diyor.
Yaklasik yarim asir önce baslayan AvrupaAlmanyaya göc süreci, beraberinde yiginla aciyi, sikintiyi, fedakarligi yüklendigi kadar; göz aydinliklarina, umutlara, yeni bilinclere de taniklik ediyordu. Farkli mekanlarda, farkli zamanlarda, farkli kosullarda olsalar da yeryüzüne ayak basmis her insanin vazgecilmez yazgisi olan yasama tutunma savasini göc ederek sürdüren insanlardi bir anlamda Avrupali Türk göcmenler. Farkliydilar bu yüzden, Bati toplumlarindan... Hem marjinal, hem de yabanciydilar cünkü Uclardaydilar bircok acidan ve bu uclarda olusun hem cennetini hem de cehennemini idrak edebiliyorlardi yasamin her karesinde.
Edward Said, söyle diyordu Kisi gercek bir göcmen ya da sürgün olmasa bile, öyleymis gibi düsünmesi, her türlü engele ragmen hayal kurup sorgulamasi ve merkezi otoritelerden uzaklasip daima uclara cekilmesi mümkündür hala. Bu uclarda, alisilmis ve rahat olanin ötesine hicbir zaman gecmemis kafalarin göremedigi seyler görür insan.
Uzun yillar AvrupaAlmanyada yasamis dogulu bir göcmenin kaleme aldigi Batida Dogulu Olmak kitabi, hayata yerlesik bakanlarin göremedigi bircok konuyu, olguyu, tespiti oldukca sade ve sürükleyici bir anlatimla gözler önüne seriyor. 30 yil önce Almanyaya göc eden Mehmet Dogan, bu ülkeyi sadece gecici bir gecim kapisi görmeyip Batida bir dogulu olarak yasamanin varolussal sorunlarina kafa yoran, E. Saidin ifadesiyle her türlü engele ragmen hayal kurup sorgulamayi sürdüren bir entelektüel.
Türkiyeden Avrupaya göc edenlerin Avrupadaki varligi, ilk dönemlerde her ne kadar ekonomik olsa da, Batili devletler ve toplumlar dolayiminda göc ve göcmenlik, ictenlikle kabul edilse de sürec icerisinde farkli degerler dünyasinin karsi karsiya gelmesi, tarihten devralinan kültürel ve dinsel sorunlari gündeme tekrardan getirdi. Sadece Türkiyeden göc edenler degil, hangi ulustan olursa olsun, bütün Müslüman göcmenleri ilgilendiren bir sorunsaldan söz ediyorum. diyen yazar, kitabin genelinde bir arada yasamak mümkün mü sorusuna da yanitlar ariyor.